Şart Cümleleri (if clauses)
13 Nisan 2020İçindekiler:
- İngilizce şart cümlesi (if clauses) nedir? Çeşitleri nelerdir?
- Type 0 | If you heat ice, it melts
- Type 1 | If I see him, I will tell him
- Type 2 | I would buy a BMW if I was rich
- Type 3 | If she had applied for the job, she would have got it
- Şart cümlesi test bağlantıları
Şart cümlesi nedir? If ne demektir? Çeşitleri nelerdir?
IF = EĞER / ŞAYET
If you work hard, you will go to university = Çok çalışırsan üniversiteyi kazanırsın.
Şart cümlelerine İngilizce’de if clauses ya da conditionals denir.
4 çeşit şart cümlesi vardır: Bunlar numaralarıyla bilinir ve sırasıyla
Type 0
Type 1
Type 2
Type 3
diye adlandırılır.
Bu sınıflandırma ve numaralandırma niye vardır? Değişik durumları anlatan değişik yapıdaki şart cümlelerini daha iyi anlatabilmek için.
***Şart cümlesinin iki kanadı vardır. Biri şart, diğeri sonuç. Şu olursa bu olur; şunu yaparsan bu olacak; o gelmeseydi bu olmayacaktı vs.
Şart cümlelerinin yapılandırması işte bu iki kanat üzerinden olur.
Type 0 | If you heat ice, it melts
Örnek üzerinden anlatmaya çalışalım:
If you heat ice (=Buzu ısıtırsan)
1
If you heat ice, it melts = Buzu ısıtırsan erir.
Şartımız bu. Ne olur buzu ısıtırsak? it melts (=erir). Bu, ısıtmanın
doğal sonucudur. Dolayısıyla şöyle diyebiliriz: Gerçek zamanlı sebep sonuç ilişkilerini
anlatırken kullandığımız yapı Type 0’dır.
2
If he finds money, he drinks = Para bulursa içer.
Bu örneğe göre tanımımızı genişletelim. Burada adamın içmesi şarta bağlanmıştır.
Burada da hayali bir durumdan değil gerçek zamanlı gerçek bir durumdan bahsediyoruz.
Kısacası, type 0 yapısını kullanarak gerçek zamanlı şart durumlarını, sebep sonuç ilişkilerini anlatabiliriz.
Bu nasıl bir yapıdır? Bunu da örnekten anlayalım:
If you heat ice — Bu, geniş zamanda kurulmuş bir cümle.
it melts — Bu da geniş zamanda kurulmuş bir cümle.
Demek ki;
Şart Cümlesi | |
Şart | Sonuç |
If you heat ice | it melts |
geniş zaman | geniş zaman |
Örnekler:
If you heat water, it evaporates = Suyu ısıtırsan buharlaşır.
When I go to the cinema, I feel happy = Sinemaya gittiğimde mutlu olurum. (Type 0’da if yerine when de kullanabiliriz)
If the weather is rainy, I take an umbrella = Hava yağmurluysa şemsiye alırım.
I go out if I am bored = Sıkılırsam dışarı çıkarım. (if’li kısım cümlenin ikinci kısmı da olabilir)
If I don’t go to work, I watch TV at home = İşe gitmezsem evde TV seyrederim.
Type 1 | If I see him, I will tell him
If I see him, I will tell him = Onu görürsem söyleyeceğim
Şu olursa bu olacak; şunu yaparsam böyle olacak gibi sonucu gelecekte olan şart cümlelerini bu yapıyla kurarız.
Yapısı;
Şart Cümlesi | |
Şart | Sonuç |
If I see him | I will tell him |
geniş zaman | gelecek zaman |
ya da
Şart Cümlesi | |
Şart | Sonuç |
If I see him | I am going to tell him |
geniş zaman | gelecek zaman |
Örnekler;
If you give me the money, I will give you the pen = Parayı verirsen kalemi vereceğim.
Your mother will be happy if you kiss her hand = Elini öpersen annen mutlu olacak.
If it doesn’t rain we will go to the picnic = Yağmur yağmazsa pikniğe gideceğiz.
If we run out of petrol, we won’t reach the town = Benzinimiz biterse şehre varamayacağız.
You will get the job if the boss approves of it = Patron onaylarsa işi alacaksın.
Type 2 | I would buy a BMW if I was rich
I would buy a BMW if I was rich = Zengin olsam bir BMW alırdım.
Bunu söylerken hayal ediyoruz. Ancak bu geçmişe dönük bir hayal değil; şu an üzerine bir hayal.
Yapısı;
Şart Cümlesi | |
Şart | Sonuç |
If I was rich | I would buy a BMW |
geçmiş zaman | would+ fiilin 1. hali |
Başka bir örnek;
Şart Cümlesi | |
Şart | Sonuç |
If I had time | I would visit my friend |
geçmiş zaman | would+ fiilin 1. hali |
Örnekler;
My wife would kill me if I forgot her birthday = Doğum gününü unutsam karım beni öldürürdü. (geçmişte değil herhangi bir zamanda)
She would love him more if he was kind = Kibar olsa [karısı]onu daha çok severdi. (ama kibar değil)
If he didn’t know me he wouldn’t help me = Beni tanımasa yardım etmezdi (ama tanıyor ve şu an yardım ediyor)
If we were Canadians, we would speak English and Frenh = Kanadalı olsaydık İngilizce ve Fransızca konuşurduk (ama değiliz ve konuşmuyoruz)
If you spoke English, we would give you the job = İngilizce konuşsaydın işi sana verirdik (ama konuşmuyorsun ve vermiyoruz)
Ünlü rock grubu Bon Jovi’nin “If I was your mother” şarkısı da güzel bir örnek:
Type 3 | If she had applied for the job, she would have got it
If she had applied for the job, she would have got it = Başvursaydı işi alırdı (ama başvurmadı ve alamadı)
Bu cümlede geçmişten bahsediyoruz. Geçmiş üzerine bir varsayımda bulunuyoruz.
Şöyle olsaydı böyle olurdu diyoruz, ama şöyle olmadığını da biliyoruz.
Bir başka deyişle geçmişe yönelik bir hayal kuruyoruz.
Yapısı;
Şart Cümlesi | |
Şart | Sonuç |
If she had applied for the job | she would have got it |
past perfect tense | would + have + fiilin 3. hali |
Başka bir örnek;
Şart Cümlesi | |
Şart | Sonuç |
If she had known him | I would have given him the money |
past perfect tense | would + have + fiilin 3. hali |
Örnekler;
We would have gone to the picnic if it hadn’t rained = Yağmur yağmasaydı pikniğe gidecektik (ama yağdı ve gidemedik)
The car would have hit the child if a man hadn’t taken him out of the way = Adamın biri çocuğu yoldan çekmeseydi araba çocuğa çarpacaktı (ama adam çekti ve araba çarpmadı)
She could have gone to university if she had studied harder = Daha fazla çalışsaydı üniversiteye gidebilirdi (ama çalışmadı ve gidemedi)
If you hadn’t been lazy, you wouldn’t have lost your job = Tembel olmasaydın işini kaybetmezdin (ama tembeldin ve işini kaybettin)
I would have let him in if he had shown his ID card = Kimliğini gösterseydi onu içeri alırdım (ama göstermedi ve almadım)
She wouldn’t have visited me if I wasn’t rich = Zengin olmasaydım beni ziyaret etmezdi (ama zenginim ve beni ziyarete geldi.)
Bu son örnekte cümlenin şart bölümünün past perfect tense değil geçmiş zamanda olduğunu görüyoruz. Bunun sebebi şudur: Ben hala zenginim, yani zenginlik geçmişte kalan bir durum değil. Dolayısıyla zengin olmadığımı hayal ederken geçmişe değil bugüne yönelik bir hayal kuruyorum.